İMAM (ŞEYH) ŞAMİL
- Şahabettin Özden
- 30 Ağu 2022
- 4 dakikada okunur
Düşmanını dahi kendine hayran bırakan efsane;
İmam Şamil 1797 yılında Dağıstan’ın Gimri Köyünde dünyaya geldi. Babası Dağıstan halklarından Avar boyuna mensup Denga’nın oğlu Muhammed’di, annesi Aşiltalı Pirbudak ailesinden Bahu Mesedo’dur.
Şamil, küçük yaşlarında başladığı tahsil hayatına 20 yıl gibi uzun bir süre devam etti. Dağıstan’ın ünlü alimlerin yanında ilim tahsil ederek, büyük bir alim ve gönül sahibi bir veli oldu. İlim öğrenmenin yanı sıra; atlama, güreş, koşu, binicilik gibi spor dallarında ve her türlü silah kullanmada da üstün yetenek sahibi olmuştu. Velhasıl, yetiştiği yörede onunla boy ölçüşebilecek kimse yoktu.
Daha sonra kayın pederi olan Şeyh Cemaleddin Gazikumuki ve Şeyh Muhammed Yeraği gibi ünlü âlimlerden feyiz aldı. Dağıstan’ın ilk Lideri İmam Gazi Muhammed (1828–1832) ve Dağıstan’ın İkinci Lideri (1832–1834) İmam Hamzat Beg’in müşavirliğini yaptı.
Dağıstan’ın İlk Lideri, İmam Gazi Muhammed’in şehit olduğu (1832) Gimri muharebesinde Şamil, kuşatıldıkları binadan aniden fırlayarak, önüne çıkan Rus askerlerin 5-6’sını yere sererek uzaklaşırken, bir kayanın arkasında pusu kuran soldat, aniden süngüyü Şamil’in göğsüne saplar, Şamil de anında çevik bir hareketle kılıcını sallar fakat kılıcı düşmana ulaşmaz. Bu defa Şamil, bir eliyle düşmanın silahını kavrayarak kendine doğru çeker ve aynı esnada salladığı kılıcı bu defa hedefi bulmuştur. Göğsüne saplanan süngüyü çıkarıp tekrar oradan uzaklaşmaya gayret eden Şamil’i bu defa düşmanlar taş yağmuruna tutarlar.
Bereket ki, Ruslar ona silah atamıyorlardı, çünkü orada Rus askeri kaynıyordu. Atılan taşlardan Şamil’in kaburgaları kırılmış ve her tarafı yara bere içindeydi. Şamil kan kaybından baygınlık geçirirken birlikte savaştıkları köyün müezzini yetişir arkasından, müezzin akşamın alaca karanlığından da istifade ederek Şamil’i bir süre sırtında taşır ve düşmandan iyice uzaklaşıp emin bir yere ulaştıktan sonra, arkadaşlarına haber vererek Şamil’i Unsokul’a ünlü cerrah Abdülaziz’e götürür. Bu müezzin, daha sonra;
“Ben, Şamil’in sayesinde kurtuldum, çünkü düşmanlar Şamil’in peşine takılmışlardı, beni fark edemediler bile.” Demiş.
Şamil, göğsünden girip sırtından çıkan bu süngü yarası ile tam 25 gün ölüm uykusunda baygın olarak yatar. Dağıstan’ın ünlü cerrahı Abdülaziz’in maharetli tedavisi ve Allahın izniyle yeniden hayata dönen Şamil, ilk gözlerini açtığında başucunda gördüğü anasına;
“Anam, namaz vakti geçti mi?” diye sorar
Kadıncağız ne cevap vereceğini şaşırır, çünkü aradan bir namaz vakti değil, tam 125 namaz vakti geçmiştir. Oğlu üzülüp telaş etmesin diye;
“Zararı yok kaza edersin oğlum” der.
Dağıstan’ın İkinci Lideri, İmam Hamzat Beg de Hunzak camiinde şehit olduktan sonra Şamil, 1834 yılında Aşilta’da yapılan büyük kurultayda ülkenin her yöresinden toplanan delegeler tarafından, Dağıstan ve Çeçenistan İmamı (Devlet Başkanı) seçildi.
İmam Şamil, istilacı Ruslara karşı koymak için alınan mevcut önlemleri daha da arttırdı: İdari ve askeri teşkilatları yeni esaslara göre tanzim etti. Eğitime önem vererek fikir ve sanat alanında da önemli gelişmeler kaydetti, böylece Adli ve İdari sivil bir Devlet sistemi getirmişti. Döneminde tophaneler, baruthaneler, silahhaneler yapılmış ve muntazam askeri birlikler oluşturulmuştu.
Güçlü hitabeti, kararlı tutumu ve askeri dehasıyla büyük başarılar kazanmış, ünü dünyaya yayılarak, otoritesi Dağıstan dışında da Kuzey Kafkasya’da yaşayan geniş topluluklar tarafından benimsenerek kabul görmüştü.
İmam Şamil'in 1839 yılında Ahhulgoh’ta 3.000 mürid ile General Grabbe komutasındaki 10.000’i aşkın üstün donanımlı Rus ordusunun ve 2.000 kadar da vatan haini yerli milis kuvvetlerinin kuşatmasına 80 gün süreyle direnişi harp tarihine geçmiştir. İmam Şamil bu savaşta 1000 kadar askerini (müridini), eşi Cavharat’ı, oğlu Said’i ve kız kardeşi Fatımat Mesedo’ yu şehit vermiş, 8 yaşındaki oğlu Cemalettin’i de Ruslara rehin vermek zorunda kalmıştı. Rusların kaybı ise çok daha fazlaydı.
Ahhulgoh’tan az bir mürit kafilesi ile mucize eseri kurtulan İmam Şamil, bu defa Karargahını daha emin bir yer olan Çeçenya’nın Dargo şehrine kurdu. İdari sistemini yeniden düzenlerken, Ülkeyi Naiplik ve Vilayetlere ayırmıştı. Bu Vilayetlere hem askeri hem de sivil yetkilerle donatılmış Naipler atadı.
İmam Şamil’in değişik zamanlarda atadığı Naip’lerin sayısı 200 dolayındadır. Bu Naiplerin ancak yarısının isimlerine ulaşılabilmiş, isimleri beyan olanların arasında; Avarlar, Çeçenler, Darginler, Kumuklar, Laklar Lezgiler, Tabasaranlar ve Çerkezler de bulunmaktadır. İmam Şamil’in en güçlü döneminde 35 adet Naiplik bulunuyordu.
Çerkez Heyetlerinin talepleri doğrultusunda, İmam Şamil Çerkezistan’a da Naipler gönderdi. Naip Hacı Muhammed 1842-1844 ve Naip Süleyman Efendi 1844 – 1845.
1848 yılında da İmam Şamil, en gözde Naiplerinden 30 yaşlarındaki genç Muhammed Emin’i Çerkezistan’a Vekil olarak gönderdi. Muhammed Emin’in başkanlığında Çerkezler sadece 1849 yılında Ruslara karşı 101 adet akın düzenleyerek büyük kahramanlıklar gösterdiler.
Şeyh Şamil, İmam seçildiği 1834 yılından 1859 yılına kadar Rusya’nın büyüklüğü ve kudretine rağmen yılmadan mücadeleyi sürdürdü. Kendinden önceki iki İmam’ın döneminde de fiilen savaşlara iştirak ettiğinden, durup dinlenmeden savaştığı süre 30 yılı aşmıştı.
Bu Süre zarfında Dağıstan’da ve Çeçenya’da Rusların işgal ettikleri yerleri ve inşa ettikleri kalelerin çoğunu geri alıp, Rusları püskürterek birçok zafer de kazandı.
Ancak vaat edildiği halde, Rusların engellemesiyle dost ülkelerden yardım göremeyen İmam Şamil’in nihayet elindeki bütün kuvvet kaynakları tükenir ve 1859 yılının 6 Eylül’ünde Gunib’de Prens Baryatinsky komutasındaki 70.000 kişilik Rus ordusuna, yanında birkaç yüz kişi kalıncaya kadar direndikten sonra ulemanın fetvasına uyarak teslim olmak zorunda kalır.
Rus Çarı II. Aleksandr, babası Çar 1.Nikola’ya ve ihtişamlı ordularına tam otuz beş yıl Kafkasya’yı zindan eden, zamanın bu en büyük kahramanı İmam Şamil’i sarayın kapısında son derece nazik karşılar ve kendisine olan hayranlığını dile getirir. İmam Şamil, bir süre sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak sürgün yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderilir.
Aradan on yıl geçtikten sonra Çar, O’nun Hac’ca gitmesine izin verir. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şafi’yi alıkoyar ve Hac'cı ifa ettikten sonra Rusya’ya dönmesini şart koşar. İmam Şamil, 1870 yılında ailesi ve maiyetindeki adamları ile birlikte Rusya’dan ayrılarak önce İstanbul’a uğrar. Sultan Abdülaziz tarafından bizzat karşılanarak sarayda ağırlanır.
İmam Şamil, aşkına düştüğü son menzile bir an evvel varmak için Sultan’ın kendisine tahsis ettiği gemi ile yola koyulur. Cidde limanında Mekke Emir’i, şehrin ileri gelenleri ve mahşeri bir kalabalık tarafından törenle karşılanarak Mekke’de Şürefa dairesinde misafir edilir.
Hac sırasında İmam Şamil’in orada bulunduğunu duyan, dünyanın dört bir yanından gelmiş yüz binlerce Müslüman’ın onu görmek için yarattığı izdiham sonucu, Mekke’nin yetkilileri İmam Şamil’i Kâbe’nin üstüne çıkarmak suretiyle bu hayran kalabalığın arzusunu tatmin edebildi. İmam Şamil, Hac farizasını yerine getirdikten sonra Medine’ye geçer.
İmam Şamil, Resulullah’ın kabri şerifine, mübarek huzurlarına gelir. Kabr-i Saadetin kıble tarafına geçip Resulullah'a gönlünün en derin köşesinden gelen şevk ve vecd ile:
“Essalatü vesselamü alayke ya Resulallah! Esselatü vesselamü alayke ya Habiballah! Esselatü vesselamü alayke ya Seyyidel Evveline vel ahirin”
Diyerek selam verince, Resulullah’ın, selamına mukabelesi ile şereflenir.
Medine günlerinde Şeyh Şamil’in takati azalır ve hastalanarak yatağa düşer. Bütün hayatını Kuzey Kafkasya’nın milli bağımsızlığına adayan, askeri dehasını bütün dünyaya ve hatta ebedi düşmanı Rus yüksek makamlarına dahi kabul ettiren, İmam Şamil, 4 Şubat 1871’de 74 yaşında iken hayata gözlerini yumar. Ve Cennet-ül-Baki Kabristanına defnedilir. Allah rahmet eyleye…
Şahabettin Özden
Comments